24 Haziran 2019 Pazartesi

umut yanılsaması

Yaz gelince, böyle hava sıcacık olunca beni alıyor bir her şeyi yapabilirim hissi. Böyle inanılmaz umutla doluyor içim. Sanki kriptondan düşüveren benmişim de sarı güneş hücrelerimi enerjiyle, umutla dolduruyormuş gibi. O da olur, bu da olur, onu da yaparım, şunu da ederim diyerek gözümü ufuklara dikiveriyorum.
Bu ara çılgın yoğun geçiyor. İş yerinde gün boyu iki dakika şöyle boşluğa doğru anlamsızca bakayım da hiçbir şey ile ilgilenmeyeyim diyebildiğim yok. Bir de üstüne eylüldeki gezi için schengen kovalamaca ile uğraşıyorum. İnsanın gururuna dokunuyor yahu valla bu kadar zora koşmaları. Öyle belgeler, öyle şeyler istiyorlar ki başvuru için lanet olsun diyorsunuz. Cuma günü başvuru randevum var ve benim daha ne izin kağıdım, ne başkandan imzalı dilekçem ne de sgkdan alınmış işe giriş bildirgem var. Yine de her öğlen tüm bunları yetiştirmesi gereken ben değilmişim gibi koştura koştura spora gidiyorum.
Evet bir de öğle aralarında yarım saatlik spora yazıldım. Bu mesai kavramının dayattığı zaman aralıkları insan biyolojisine çok ters bence ya da herkesinki aynı olmak zorunda mı? Ben illa sabahın yedisinde kahvaltı edip, öğlenin 12sinde yemek mi yemeliyim? Saçmalık. 7de kahvaltı edince 10'a gelmeden midem gurulduyor. Sonra yemek vakti 12 gibi falan olduğu için saatlerce açlıktan ölme pahasına beklemek zorunda kalıyorum. Sonra öğlen yemeğinde o gözü dönmüşlükle ne bulursam saldırıyorum ve hemen akabinde baygınlık geçiriyorum. Yemek yeyince elim ayağım çekiliyor, böyle bayılacak gibi oluyorum. Sonra da ertesi sabaha kadar hiçbir şeyi almıyor midem. Böyle salak saçma bir döngüye sokuyor beni "çalışma hayatı". Oysa evde oturuyorken sabah 9-10 gibi kahvaltı yapıyordum, sonra elime ne geçtiyse yoğurdudur meyvesidir atıştırarak dolaşıyordum. Hazırlamak pişirmek derken 4e doğru da yemek yiyordum. Benim biyolojik ritmim bu. Oysa sırf para kazanmak uğruna, 200 yıl önce bir paragöz arabacının dayattığı sisteme göre yaşamak zorundayım.
Hava ısınınca, güneş gökyüzünde sıcak sıcak göz kırpınca bana geliyor bir umutlu mutluluk hissi. Ama işte sonra gidiveriyor.

1 yorum:

  1. Son cümleye kadar hesabın hacklenmiş de başkası yazıyormuş sandım.. ama sonra geçti :D :D

    YanıtlaSil

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...