9 Şubat 2015 Pazartesi

gotik edebiyatın başlangıç noktası, Horace Walpole'un "Otranto Şatosu"

Otranto prensi Manfred, tam tek varisi, soyunun devamının tek garantisi, hastalıklı ve zayıf oğlu Conrad'ı Vicenze Markisi'nin kızı Isabella ile evlendirmek üzereyken ürkütücü Otranto Şatosu'nda herkesi dehşete sürükleyen şeyler olmaya başlar. Şatonun şapelinde toplanmış kalabalık, hizmetkarların getirdiği yıkıcı haberle kendilerinden geçer: Conrad şapele gelemeden üstüne kocaman bir miğfer düşmüş ve ölmüş halde bulunmuştur. Şatonun hanımefendisi dünyalar safı Hippolita, kızı dindar mı dindar Matilda ve genç gelin Isabella kendilerini neredeyse kaybetmiş halde odalarında ağlaşırlarken kalenin prensi Manfred'in içinde hemen kötülük çanları çalmaya başlar. Zaten kadim bir kehanetten korktuğundan hemen böyle bir evlilik ayarlamaya çalışmıştır. "Asıl sahibi orada yaşayamayacak kadar büyüdüğünde, Otranto Şatosu ve lordluğu mevcut ailenin elinden çıkacak." der kehanette. Ne kadar saçma sapan olsa da kehanet, Manfred üstüne alınmıştır bir kere. Ne yapacak edecek şatonun onun elinden çıkmasını engelleyecektir. Hemen planını yapar, Isabella'yı karısı yapacak ve Hippolita ile var edemedikleri varisleri onunla yapacaktır. Manfred koca şatonun içinde Isabella'yı kovalarken; orada burada düşen kocaman miğferler, zırhlar, hayaletler, birdenbire çıkıp gelen kahraman ve gururlu köylüler, şövalyeler ortada uçuşuverir. Otranto'da akla hayale gelmeyecek tesadüfler, mucizeler, kavuşmalar ortaya çıktıkça Manfred, Isabella, Matilda ve Hippolita için herşey değişir.
Horace Walpole, Wikipedia
Horace Walpole 1764'te, kendi kalesinde gördüğü bir rüyayı zevk için kaleme alıp sonra da bastığında, herhalde edebiyata yepyeni bir terim kazandıracağını, dahası kendisinden sonra bu alanda yazacak, birşey üretecek herkese esin kaynağı olacağını bilmiyordu. Zaten korka korka basmıştı kitabı, ben yazdım bile dememişti. XVI.yy.dan kalma eski bir elyazması bulduğunu, oradan çevirdiğini söylemişti (Hatta bu ilk baskıda kitabın kapağında Otranto Aziz Nicholas Kilisesi Kilise Heyeti Üyesi Onuphrio'nun yazdığı İtalyanca aslından William Marshall tarafından çevrilmiştir diye yazıyormuş). Hakikaten de ondan sonra ortaya çıkan ne kadar "gotik" şey varsa, Walpole yarattığı bu atmosferden, kullandığı öğelerden birşeyler taşır neredeyse. Ürkütücü sırlarla dolu bir kale, karanlık koridorların açıldığı karanlık soğuk zindanlar, başka yerlere açılan geçitler, birdenbire zalimlerin üstüne çakan şimşekler, canlanan şövalye zırhları, asil ama söylemeyen gururlu kahramanlar, zor durumdaki dindar bakireler, gücü elinde tutmak için herşeyi yapan, entrikalar çeviren kötü adamlar...Walpole'un yarattığı gotik dünyada hepsi var.
Bu yüzden okurken insanın aklından çıkarmaması gereken şeyler oluyor haliyle. Birincisi, bu kitap 18.yy.da yazıldı ve türünün ilk esaslı örneği. Yani hayatımız boyunca gördüğümüz belki beğendiğimiz - belki de beğenmediğimiz - gotik eserlerin hepsinin kaynağı. Bunları unutursanız - benim gibi - okurken "yok artık maria la del bario" diyerek Walpole'a küfür ederken bulabilirsiniz kendinizi. Olayların gidişatı öylesine pembe diziye bağlıyor ve hatta absürdlük seviyesine varıyor ki ne okuduğunuzu unutursanız vay halinize. Olabilecek her klişe oluyor, karakterler o kadar da olamaz dedirtecek kadar saf, mantıksız, kötü olabiliyor. Yani çok birşey beklememeniz gerekiyor Otranto Şatosu'ndan, daha çok bir deneyim olması için, birşeylerin temelini görebilmek için okumanız gerekiyor.
Bu şekilde gotik serisine diğer 9 kitap ile devam edeceğim ben. Can Yayınları'nın 10 kitaplık takımındaki kitapları yazılma tarihlerine göre sıraladım ve o sıraya göre okuyorum. Bundan sonra bir de Friedrich Schiller'in Hayaletgören'ini okudum, ondan da bahsedeceğim.

Ben kitabı Can Yayınları'nın gotik edebiyatı takımının içinde almıştım. 10 kitap birden D&R'dan 100 tl'ye almıştım 2 sene önce. Şimdi netten aynı şekilde 75 tl'ye alınabiliyor-->link
Tek olarak almak isterseniz-->link
Goodreads'te Otranto Şatosu
Otranto aynı zaman İtalya'da bir şehir. Haritadaki o çizmenin tam topuğunda, doğu kıyısında (Wikipedia). Halihazırda bir kalesi de var. Osmanlılar 1480'de şehri kuşatmış bile.
Otranto Kalesi, kaynak:Ambient&Ambienti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

beatha

 Vay. En son tam bir ay önce yazmışım. Yuh bana. Oysa bu bir ay içinde çok defa yazmalıyım dediğim oldu. İçimden böyle yazma isteğiyle taşar...