26 Ocak 2013 Cumartesi

Açık Ders diye bir yer varmış bak sen

Geçen gün yine sıkıntıdan ne yapacağım ben ne yapacağım ben buhranlarından birinde (öyle aman yarabbi pek boşum hiç de yapacak birşeyim yok ki çok sıkıldım ne yapsam hali değil tabiki, ne halt edeceğim bir sürü şey var yapılacak her şeyi de elime yüzüme bulaştırdım halinde), YÖK'ün sayfasını açmış kurcalıyordum. Tez olayını her bir yanıma bulaşmıştırmış olduğumdan yine Ulusal Tez Merkezi'ne girdim oradan, kafam bulandıkça açıp eski tezlere bakarım çünkü. Site geçici süreliğine bakımdadır yazısına rastlayınca bu sefer içinde bulunduğum sayfayı inceleyeyim dedim. Türkiye Bilimler Akademisi Ulusal Açık Ders Malzemeleri diye bir link var. O linki ile http://www.acikders.org.tr/ adresine gidiyorsunuz. Orada karşıma en başta Algoritmalara Giriş diye kocaman pasparlak bir ders çıktı tabi, ama seviyemi bozmadım, duruşumu korudum, sinirlenmedim, aklıma hayatımın son 8 yılını getirmedim. Sakince aşağı indi gözlerim ve Arkeoloji derslerini buldum.
Kaynak: NEH
Arkeoloji başlığı altında 3 tane açık ders var : Yale'deki Antik Yunan Tarihine Giriş dersleri, Arkaik Çağ Heykel Sanatı ve yine Yale'den Roma Mimarlığı dersleri. Sanki iş yerinde sonunda mutsuzluktan ölmüşüm de cennete gelebilmişim gibi hissettim. Yale'in arkeoloji dersleri önümdeydi. Bildiğimiz sınıfta gibiyim, Profesör Donald Kagan karşıma geçmiş, Miken'leri anlatıyor. Havaya zıplayıp, ellerimi çırpmamak için zor tuttum kendimi.
Bugüne kadar neden haberim yokmuş benim bundan ki. Derslerin hem videoları var hoca anlatırken çekilmiş, oradan dinleyebiliyoruz. Hem de hocanın tüm konuşmasının metni var pdf şeklinde. İkisini indirebiliyoruz ayrıca. Şahane hepsi. Hazine gibi. Her dersin öncesinde o derste neden bahsedildiğini yazıyor, ödev okumaları var. Ben şimdiden 4.derse geldim, ödev için okumak gereken kitapları bulamıyorum bir tek nette o sorun oluyor.
Ama o kadar güzel anlatıyor ki Kagan, hep hayalini kurduğum şey. İçimdeki herşey depreşti resmen, gidip hepsini okumak, tüm kitapları, tüm kazı raporlarını, tüm herşeyi yutup sindirmek istiyorum. Çok güzel düşünceleri var sonra profesörün, evet konuyu, tarihi bildiğimiz düşüncelerini belirterek, konular hakkında yorumlar çıkarımlar yaparak anlatıyor. Öyle bu oldu, şu gitti, bu geldi, yıl bu ezberleyin yok şunu da yazın, tahtayı aynen geçirin bilmem ne şeklinde değil. Tarihlere bile emin değilim ama şöyleydi galiba diyor mesela. Örnek verirken bir durum için, şehirleri söylüyor diyelim; sonra aa yok yok o şehir o dönemde yıkılmıştı ki o olmaz şu olsun falan diyor. 
Profesör Kagan'ın Antik Yunan Tarihi hakkında ve insanlık hakkındaki keyifli düşünceleri şöyle mesela:
Özgürlük, bazı şeyleri normal yoldan yapmak mümkün olmadığı için meydana gelen bir çeşit kaza gibi oluştu. Kişisel özgürlük, hür toplumlarda yaşayan insanların durumlarını yükseklere taşır, ama aynı zamanda da kaçınılmaz eşitsizliklere izin verdiği için zayıf noktaları bulunmaktadır. Çünkü her kişi kendi durumunu iyileştirmekte serbest ve çıkacak sonuçtan da sorumludur. Özgürlük, toplumdan soyutlanmaya izin vermez ve kişinin yabancılaşması hem kendine hem de topluma çok pahalıya mal olur.
Kanımca, özellikle modern zamanlardan önceki eski Batı geleneklerini incelememiz gerekir ve ciddi bir şekilde işimize yarayacak aklı burada, özellikle her şeyi başlatan Yunanlılarda bulacağımıza inanmalıyız. Onlar insanoğlunda saklı olanakları, kısıtlayıcı sınırları ve içinde yaşadıkları durumu anlamışlardır. İnsan muktedir ve önemlidir ama yanılabilir ve ölümlüdür; büyük şeyler başarabildiği gibi en kötü suçları da işleyebilir. Demek ki trajiktir, kuvvetlidir, ama, sınırları vardır. Seçim ve hareket özgürlüğü vardır ama kendi doğası ile sınırlıdır çünkü bilir ki hiçbir zaman kusursuz bilgi ve anlayış, adalet ve mutluluğa erişemeyecektir. Fakat ne olursa olsun arayışını devam ettirmeye kararlıdır.
Ağlamak istiyorum resmen, yaşamam gereken o hayatken ben niye en başından beri yanlış yere bırakılmışım bilmiyorum.
(Aynı şeyleri şurada da bulabiliyoruz:http://oyc.yale.edu/classics/clcv-205)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...