10 Mart 2012 Cumartesi

Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler : Arkeolojinin Romanı

"Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler" üzerinde de yazdığı gibi arkeolojinin romanı. Tüm arkeolojiyi kendince 5 bölüme-5 kitaba ayırıp, en başından başlıyor anlatmaya. Heykeller Kitabı ile arkeolojinin ne olduğunu ve nasıl başladığını, Piramitler Kitabı'nda olayın Mısır ile gelişimini, Kuleler Kitabı'nda Mezopotamya'nın rolünü, Merdivenler Kitabı ile de Orta ve Güney Amerika'da neler olduğunu anlatıyor. En son bölüm, Henüz Yazılmamış Olan Kitaplar'da ise diğer kitaplarda geçmeyen arkeolojik keşifleri, bölgeleri, uygarlıkları şöyle bir ipucu salıverircesine anlatıp, kronolojilerle bitiriyor.
Bütün bunları ders kitabı havasından çok uzakta, iddia ettiği gibi bir "roman" çerçevesinde yapıyor. Arkeolojinin mihenk taşlarını, köşe başlarını ete kemiğe büründürüp, adeta bir macera-aksiyon-entrika dizisine çeviriyor. Bununla sakın öyle ucuz, spekülatif birşey aklınıza gelmesin. Aksine bu macera dolu anlatıyı profesyonellikten, düzgün bir üsluptan bir an bile ayrılmadan yapıyor.
Bana kalırsa okuyucu bu kitaba ilk sayfasından başlamamalıdır. Çünkü bir yazar istediği kadar inandırıcı şeyler söylesin, hele bir kitabın adı böyle herkesin kuruluğuna ve can sıkıcılığına inandığı bir bilimin, arkeolojinin, romanı olursa, son derece meraklı şeyler söyleyeceğine kolay kolay kimseyi kandıramaz, bunu bilirim.
C.W.Ceram-K.W.Marek yani
Bu işi hakkıyla yapan da C. W. Ceram, yani gerçek adıyla Alman gazeteci ve yazar Kurt Wilhelm Marek. 1915-1972 arasında yaşamış olan Marek'in kendisi de maceralı denebilecek bir hayat yaşamış göründü bana. II.Dünya Savaşı'nın yaşandığı bir Avrupa'da, Hitler'in yönetimine destek olduğu zamanlar olmuş. Hatta yönetimin propaganda grubunda yer alıyormuş. Gerçi işe ilk olarak liseden sonra kitapçılık ile ilgili bir eğitim alarak başlamış. 1932'de ilk film ve kitap eleştirilerini yazmış. Sonrasında gazeteciliğe yönelmiş olacak ki 1941'de yaptığı bir savaş röportajı, ilk baskıdan sonra yasaklanmış. Ardından da 49'dan 52'ye kadar yayınevinde eser inceleme uzmanlığı yapmış.
"Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler"i 1945-1949 arasında yazmış, kitap ilk kez 1949'da yayınlanmış. Bana hediye olarak gelen kitap, Remzi Kitabevi'nin Hayrullah Örs çevirisiyle yayınladığı 363 sayfalık, temmuz 2009 tarihli 8.baskısı. Böylesi eski bir tarihe sahip olduğu için de içinde günümüze göre oldukça eski ve eksik kalabilecek bilgiler var. Öte yandan yazıldığı dönemin bakış açısını gösteriyor oluşu ve o zamana kadarki keşiflere dair çıkarımları, ilerisi için öngörüleri açısından belli bir ilginçliğe sahip. Siyah-beyaz bir film izliyormuşuz gibi hissettiriyor.
Marek'in bu Hitler dönemi çalışmalarından dolayı takma isimle yayınladığı kitap, ilk yayınlanışında yarattığı olay ve ortaya koyduğu satış rakamlarıyla birlikte o zamanlardan bu yana resmen arkeolojinin el kitaplarından ve en önemli eserlerinden biri olarak görülüyor. 28 dile çevrilip, 5 milyondan fazla satmış ve satmaya devam ediyor. Ayrıca bundan sonra yazdığı "Tanrıların Vatanı Anadolu" isimli bir arkeoloji kitabı daha var, bunda Anadolu'yu kendisi gelip bizzat inceleyerek Hititler hakkında oldukça belgesel araştırmalarını yazmış. Tabi arkeoloji ile ilgili kitapları böylece son bulmamış, "March of Archaeology and The First American" gibi kitapları da mevcut. Günümüzde - periyodik olmasa da - verilen bir Ceram Ödülü bile var.
Ceram ya da Marek, böylesi güzel bir şey yazmış olmasının yanında benim için çok daha fazla birşeyler ifade eden düşünceler de kaleme almış kitapta. Arkeolojinin doğuşundan, onu ilmek ilmek oluşturan her bir arkeoloji insanının önemini de anlatıyor. Bunu onlara - bence- objektif yaklaşarak yapıyor olması çok güzel. Bu işe gönül vermiş, büyük şeyler gerçekleştirmiş olmak için illaki "okullu" olmak gerekmediğini de anlatan, kanıtlayan gerçekleri belirtiyor bir yandan. Diğer yandan "okullu" yetişenlerin de ne kadar doğru şeyler yaptıklarını gösteriyor. Onca tarihin, yaşananların, fedakarlıkların, savaşların sonunda aslolanın içimizdeki arkeoloji aşkı olduğunu göstermiş oluyor bir yerde.
Yunanistan'da, İtalya'da, Akdeniz Adaları'nda, Küçük Asya'da, Mısır'da, Mezopotamya'da, eski, batmış kültürlerin eskiden beri bilinen ya da yeni bulunan yerlerinde kazılar sürmektedir. Ne yeni bilgi hazineleri ne maddi cinsten büyük değerler daha ortaya çıkacaktır kim bilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...