7 Ekim 2011 Cuma

Aidoneus, Arachne ve Polyxena'nın Dehşetengiz Mitosları

Bayılıyormuşuz bu uzak geçmişle ilgili dehşetli, tehlikeli, efsanevi, inanılmaz, kanlı, vahşi ve bol aksiyonlu, doğaötesi hikayeleri yaratmaya. Dinlemeye de bayılıyoruz ki, bu hafta dinleyici makamından katıldığım lisans dersleri arasında en rağbet göreninin mitoloji dersi olması oldukça anlaşılır.
Ders baya eğlenceli aslında, yıllar yılı kitapçılardan arayıp tarayıp eve getirdiğim ve utana sıkıla roman niyetine okuduğum kitapları ders kitabı olarak, derste okuyorlar ve güzelim sanat eserlerini, vazolarını, tablolarını ders konusu olarak inceliyorlardı. 5 yıl boyunca mühendislik fakültesinde neden dolanıp durduğuma inanın akıl sır erdiremedim.
Bu mitolojinin Theseus'u
Her neyse, bundan sonra bu şekilde düzenli olarak derslere girebilirsem her derste deli gibi not aldığım şeylerden yola çıkarak öğrendiğim hikayeleri paylaşmaya karar verdim. Çok eğlenceli olacak, ciddiyim.
Bu haftaki ilk hikaye Aidoneus'un Hikayesi. Epirus'taki Molossianların kralıymış ve Persephone'nin kocası olarak bilinirmiş. Epirus bugünkü İtalya ile Arnavutluk arasındaki bir bölge. Molossianlar da orda yaşayan bir kabile. Persephone ise Zeus ile Demeter'in kızı, şimdilik öyle diyeyim. Bu kasımda sinemada da izleyeceğimiz ünlü Atinalı Theseus vakti zamanında Pirithous'un da yardımıyla, yine bildiğimiz hani şu güzeller güzeli olan Helen'i Aphidnae'ye götürüp, sakladıktan sonra Epirus'a gitmiş. Aphidnae, Atina'nın kuzeyinde bir yer bu arada.  Amaçları, onca yorgunluktan sonra gidip, Aidoneus'un kızı Kore'yi Pirithous'a almak, kendilerini bir nevi ödüllendirmekmiş. Saf kral Aidoneus önce bu iki misafiri iyi, namuslu adamlar zannetmiş. Kötü bir amaçları olduğunu düşünmemiş, bir güzel kızı Kore'yle Pirithous'un evlenmesini onaylamış. Ama bir şartı varmış, Pirithous kralın Cerberus adındaki köpeğiyle dövüşüp yenerse.
Bu da bizim Theseus-Henry Cavill
Ancak sonradan kral, bu iki serserinin kızını kaçırıp, gönül eğlendirmek için oraya geldiğini keşfetmiş. Tabi küplere binmiş ve Pirithous'u köpeğine öldürtmüş, Theseus'u da rehin almış. Theseus'u sonradan ancak Heracles'in (yani bizim Herkül oluyor kendisi) ricasıyla serbest bırakmış. Schmitz'in 1876'da yazdığına göre Aidoneus esasında Hades'in (yeraltı tanrısı diyelim şimdilik)  bir başka ismiymiş. Yani normalde Zeus'la Demeter'in Kore ismindeki kızını, Hades kaçırır ve yeraltına götürür, ona Persephone ismini verir ve karısı yapar.
Velasquez'in Las Hilendras tablosu. Soldaki Athena, sağdaki Arachne.
İkinci hikayemiz Arachne'nin Hikayesi. Arachne, Lydia'da yaşayan Colophonlu Idymon adındaki bir ip-kumaş boyama işi yapan bir normal adamın kızıymış (Colophon şehrinin kalıntıları günümüzde İzmir-Menderes'te). Ama o kadar güzel ip eğirir, dokurmuş ki herkes hayran kalırmış. Yalnız belli ki pek de alçakgönüllü bir kız değilmiş, çünkü gayet övünerek gezermiş. Benden daha iyisi, daha güzel dokuyanı yok diyerek. Tabi dokuyucuların tanrıçası olarak da bilinen Athena bunu duymaz mı? Hırsından köpürmüş.
Tizian'dan devşirme Rubens tablosu, Abduction of Europa
Hemen yaşlı bir kadın kılığına girip, Arachne ile bir dokuma yarışmasına girişmiş. Athena dokumasında gayet de övündüğü, Poseidon'a (hani deniz ve fırtına tanrısı olan, Percy Jackson ve Olimposlular da vardı ya) karşı kazandığı bir zaferi resmetmiş. Arachne ise Zeus'un ölümlü üç kadınla, Leda, Europa ve Danae ile olan aşk ve ihanet maceralarını anlatan bir dokuma yapmış. İkisinin dokuması da mükemmelmiş bu arada. Öyle ki Athena bile vay bea, en az benimki kadar iyi, hatta nerdeyse benimkinden bile iyi demiş kendi kendine. Ama Arachne'nin seçtiği konuya sinirlenmiş, sonuçta kendisi de bir Olimpos tanrıçası ya, gücüne gitmiş. Tanrıça haline geri dönmüş hemen ve Arachne'yi iplere asmış öldürmek için. Ama dayanamamış böylesi yetenekli bir ölümlünün ölüp gitmesine, örümceğe çevirmiş genç kızı. Ki böylece asılı olduğu o ipleri gittiği her yere, dokunduğu her şeye örsün dursun diye. Bu sebepten Yunanca'da Arachne örümcek demek.
Attika işi siyah figürlü amfora, M.Ö.570-550. Neoptolemus'un Polyxena'yı kurban edişi.
Ve bu haftanın son hikayesi Polyxena'nın Kurban Edilişi. Ünlü Troya Savaşı'na uzanıyoruz şimdi de. Hikayeye girmeden önce savaş sırasında yaşanan birkaç şeyden bahsetmek gerek. Savaş sırasında, ünlü kahramanımız yenilmez Achilleus, Troya kralı Piriam'ın kızlarından biri olan Polyxena ile karşılaşmış Apollon Tapınağı'nda (hayır filmdeki Bruseis yalan, ama onun 'storyline'ı bundan mı çalıntı, evet kesinlikle.). Gel zaman git zaman sohbet, muhabbet ilerletmişler ve hatta Achilleus'un hoşuna gitmiş bu hanımkız ve onun yarenliği. Gereksiz insan Patroclus'un ölümünün ardından da teselliyi Polyxena'da bulmuş Achilleus mesela. Ama ağzından da kaçırıvermiş bir ara bu tek zayıf-ölümlü noktasının topuğunda olduğunu. Vatansever ve de pek gururlu Polyxena da ağbilerine yetiştirmiş bu bilgiyi. Kandırıp Achilleus'u evleneceğiz diye, kumpasa getirmişler ve Paris atmış okunu Achilleus'un topuğuna. Achilleus'un hayaleti görünmüş Yunanlara sonra, şu biip kadını mezarı başımda öldürün demiş. Savaş bitip, Troya da düşünce evlerine ailelerine dönme hevesindeki Yunanlar denize açılacakları vakit, yelkenlerine rüzgar doldursun diye tanrılara insan kurban edeceklermiş. Önemli bir kurban vermek gerekmiş ki rüzgar bir uçurmaya Ege'nin karşı kıyısına atıversin onları diye. Polyxena kendisi çıkmış öne, nasıl olsa Troya düşmüş, onlar da rehine olmuşlarken, bir de üstüne köle olarak yaşamak istememiş. Annesi kızkardeşleri ağlamış, yalvarmış ama ne fayda. Polyxena kararlıymış, sadece birşey rica etmiş Yunanlardan, bir köle gibi değil de olduğu üzere, bir prenses gibi ölüme gitmek. En güzel giysisini giymiş, saçını başını güzelce yapmış. Çıkmış Yunanların önüne. Herkes hayran kalmış ona, güzelliğine, asaletine. Dokunmaya cesaret edememişler. Ama yapılması gereken kaçınılmazmış, Achilleus'un oğlu Neoptolemus da babasının intikamını ne olursa olsun alacakmış.  Askerlerin tuttuğu Polyxena'nın boğazına sokuvermiş hançerini, kanlar olduğu gibi toprağa fışkırmış. Ölürken tek dileğini kendi gerçekleştirmiş Polyxena, kanlar içinde yere yığılırken giysisiyle sarıp sarmalamış kendini, kapamış göğsünü. Görenler onuruna hayran kalmış.
Böylece Dehşetengiz Yunan Mitolojisi'nden bu haftalık bu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...