27 Ağustos 2011 Cumartesi

Hep en akıllı olandı Rawenclaw için en iyisi.

Maili açtığımdan beri geçen saatlerin nasıl olduğunu anlatamam, tarif edemem. Pottermore'un ekimde kapılarının açacak dünyasının beta versiyonuna daldığımdan andan beridir deli gibiyim. Refleks olmasa nefes bile almayacağım herhalde. İlk kitabı olduğu gibi yaşadım. Tabiki eksiklikleri çoktu, zayıf kaldığı yerler vardı teknolojinin ama olsun. Bu kadarı bile en azından şimdilik yetti. Privet Drive 4 numarayı dolaştım, hayvanat bahçesinde kaybolan cama dokundum, baykuş postasının mektuplarını yakalamaya çalıştım, kayaların üzerindeki kulübede Hagrid'le karşılaştım. Diagon Yolu'na gidip, Gringotts'taki Galleonlarımla birinci sınıflar için gereken okul malzemelerini aldım. Kazanım, iksir malzemelerim, kitaplarım tamamlanınca Ollivander'dan bir asa seçmeme, asamın beni seçmesine hak kazanmış oldum. 10 inchlik porsuk ağacından tek boynuzlu kılı çekirdekli oldukça esnek bir asam oldu. Binbir Çeşit Baykuş Dükkanı'ndan kendime bir cüce baykuş almayı da unutmadım. Sonra hepsiyle birlikte kendimi King's Cross'a Peron Dokuz Üç Çeyrek'e attım.
Hogwarts ekspresi yuva gibiydi. Ama Hogwarts'ın büyük holüne geldiğimde daha da yuvamda hissettim. Profesör McGonagall karşıladı, dosdoğru Seçmen Şapka'ya götürdü. Büyük Salon'da tabureye oturup, şapkanın sorularını en içinden geldiği şekilde yanıtladım. O da benim, kendime olan tüm güvensizliklerime rağmen, bir Rawenclaw olduğuma karar verdi. "Rawenclaw kısmetin belki, Oradakilerin hiç çıkmaz sesi, Mantıktır onlarca önemli olan, Öyle kurtulurlar tüm sorunlardan." Rawenclaw ortak salonunun olduğu kuleye çıktım. Diğerlerini buldum, benim gibi olanları. Arkadaş bile edindim. Tüm kaleyi keşfe çıktım, felsefe taşını korumak için altın anahtarı yakaladım, doğru iksirleri buldum ve satranç tahtasından geçtim. Sonunda taşı da kendimi de kurtardım ve arada iki başarısız iksir yapma girişimimle birkaç orta seviyeli sihir denemesinden sonra kendimi nihayet Ankara'daki odama döndürebildim.
İlk baştaki o sonsuz, bitmeyecekmiş gibi gülücükler saçtıran mutluluğum şimdi hüzne döndü. 13 yaş daha genç olup, Hogwarts'dan o kabul mektubumu getiren baykuşun penceremi tıklatmasını istiyorum. Gerçek olmasını istediğim Rawenclaw kızlar yatakhanesindeki yatağım. Birazdan kalkıp, uzanmak zorunda kalacağım yatak değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...